ABD Başkanlık Seçimleri
![ABD Başkanlık Seçimleri](/../images/posts/abd-baskanlik-secimleri.jpeg)
ABD Başkanlık Seçimleri
5 Kasım’da Halk Ne İçin Sandığa Gidecek ?
5 Kasım 2024 günü ABD halkı; ülkenin başkanını, Temsilciler Meclisi üyelerini, senatörleri ve eyaletlerin birtakım yönetim organlarında görev yapacak kişileri seçmek için oy kullanacak.
Mevcut durumda ABD Başkanı, Kasım 2020 Başkanlık Seçimleri’ni kazanarak Ocak 2021’den beri ülkeyi yöneten Demokrat Joe Biden iken yasama organı olan Kongre partiler arasında ikiye bölünmüş durumda. 2020’ye kadar Temsilciler Meclisinde çoğunluğu sürdüren Demokratlar, 2020’den itibaren Senatoyu da alarak 2022 Ara Seçimleri’ne kadar Kongre’nin tamamına hakim olmuş, daha
sonra ise Temsilciler Meclisini Cumhuriyetçilere kaptırmışlardır.
Biden Neden Adaylıktan Çekildi ?
Partisindeki ön seçim sürecini başarıyla tamamlayarak gayrı-resmi başkan adayı olan Joe Biden, 27 Haziran’da rakibi Donald Trump ile yaptığı münazaradaki berbat performansının ardından parti içinde yükselen çeşitli muhalif seslere kulak vererek 21 Temmuz günü adaylığını yardımcısı Kamala Harris’e devretti. 19-22 Ağustos tarihlerinde düzenlenen parti kurultayında da Harris, partinin resmi başkan adayı ilan edildi.
Adayların Dünyaya Bakışı Nasıl ?
Halkın 5 Kasım’da vereceği kararın dünyanin geri kalanı adına çok önemli sonuçları olacak. Örneğin Demokratların Başkan adayı -mevcut Başkan Yardımcısı- Kamala Harris, Rusya’nın 2022’de başlattığı Ukrayna’yı işgaline karşılık Ukrayna’ya verilen silah desteğini sürdüreceğini her fırsatta dile getirirken Cumhuriyetçi aday Donald Trump Ukrayna’ya verilen silah desteğinin sonlandırılması gerektiğini savunuyor.
NATO’nun varlığı ve diğer üyelerine şüpheci bir yaklaşım sergileyen Trump, Rusya’nın işgalinden Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’yi de sorumlu tutan enteresan bir bakışa sahip. Yardımcı adayı James David Vance de bu konuda Donald Trump ile benzer bir noktada bulunmakla beraber Demokrat rakipleri tarafından sık sık Putin destekçisi olmakla itham ediliyor.
Demokratlar Trump’ın iktidara gelmesi halinde Avrupa’daki aşırı sağ akımların daha da yükseleceğini düşünüyor. Halihazırda Rusya’nın Ukrayna’daki işgaline ses çıkarmayan bu akımlar, ABD’deki Cumhuriyetçilerle NATO’ya bakışlarında bir paralelliğe sahip. Trump’ın Putin ile müzakere yapma hevesliliği açık bir şekilde kendini gösterirken Demokratlar Rusya hükümetine karşı tavizsiz mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini düşünüyor. Putin’in Ukrayna’dan sonra Avrupa’da kendisine yeni bir hedef seçeceği sır değilken Cumhuriyetçi adayın -ABD’nin kurucu üyesi olduğu- NATO’nun su götürmez biçimde aleyhine olacak olan bu gelişmeyi umursamaz tavrı, parti içinde de pek çok tartışmaya kapı araladı.
Eski Cumhuriyetçi başkanlardan George W.
Bush’un yardımcısı Dick Cheney, Cumhuriyetçilerin 2008 seçimlerindeki adayı John McCain’in ailesi ve 2012 seçimlerindeki adayı Mitt Romney, Donald Trump’ın başkanlığı dönemindeki Savunma Bakanı Mark Esper ve eski Cumhuriyetçi başkanlar George H. W. Bush ve Ronald Reagan döneminde yönetimde görev almış pek çok isim hem iç hem de dış politikadaki çeşitli görüş ayrılıklarından ötürü 2024 seçimlerinde Donald Trump’ı desteklememe kararı aldı.
İsrail’in Filistin’i işgali ile ilgili de taraflar arasında çeşitli ayrışmalar mevcut. Partiler bazında Demokratlar ve Cumhuriyetçiler içinde birbirinden farklı pek çok görüş söz konusuyken başkan adaylarının temel farklılığı : İsrail’in şiddetinin sınırı. Demokrat aday Kamala Harris, bölgede iki
devletli bir çözümü ve İsrail’in kendini savunma hakkını kullanırken sivilleri hedef almaması gerektiğini ifade ederken Cumhuriyetçi aday Donald Trump, İsrail hükümetine koşulsuz destek verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Kürtaj Hakkı
Seçim gündeminde iç politikada en çok konuşulan konulardan biri kadınların kürtaj hakkı. Kadınların kendi bedenleri üzerinde verecekleri kararın siyasetçiler tarafından sorgulanması ve 1973’ten beri uygulanan kürtaj serbestisi (Roe v. Wade) yasanın 2022’de -Trump döneminde Supreme Court’a (Yüksek Mahkeme) atanan yargıçlar tarafından- bozulması, halihazırda başkan adayları bir kadın olan Demokratlara bu konuda büyük bir söylem
üstünlüğü sağlıyor. Cumhuriyetçi Parti içinde Florida Valisi DeSantis gibi ulusal kürtaj yasağını savunanların yanında Trump’ın savunduğu görüş, kürtaj hakkının eyaletlerin vereceği karara göre olması. Demokratlar ise kürtajı temel hak olarak tanımlamakla birlikte ulusal kürtaj serbestisi taraftarı.
Adayların Ekonomi Vaatleri
Demokrat aday Harris, kampanya sürecinde özellikle orta sınıf söylemi üzerine odaklanırken bu kesim üzerindeki vergileri düşüreceklerini her fırsatta ifade ediyor. Varlıklı kesimin toplu konut alımının önüne set çekerek orta ve alt gelir grubundaki kiracıları rahatlatmayı hedeflediklerini iddia eden Kamala Harris, çeşitli şirketlerin kendi ürünlerine
yapacakları yüksek zamlara karşı sert önlemler alacaklarını açıklamasıyla birlikte Trump’ın “marksist-sosyalist” ithamlarının hedefi oldu. Harris ise Trump’ı “orta sınıfı değil, şirketleri koruyan aday” olmakla eleştirdi.
Faiz oranlarını indirmeyi vaat etmekle birlikte elektrikli araçlardaki devlet desteklerinin ve bahşişlerden alınan vergilerin de kaldırılması gerektiğini savunan Trump, ekonomide Harris’e kıyasla daha serbest piyasa yanlısı politikalara sahip.
Eyaletlerde Durum Ne ?
ABD’deki seçim sisteminde 538 seçici delegenin 270’inin oyunu alan başkan seçiliyor. Bir eyalette daha yüksek oy alan
aday o eyaletteki tüm delegeleri kazandığı için bir adayın ulusal düzeyde aldığı oy, başkan seçilmesinde doğrudan etkiye sahip değil. 2004’ten bu yana ulusal oylamada birinci çıkan herhangi bir Cumhuriyetçi yok yani Trump da seçici delegedeki üstünlüğünden dolayı 2016’da Hillary Clinton’a karşı kazanmıştı.
Anketlerde iki adayın da birbirine çok yakın oy alacağı gözlemlenen, dolayısıyla seçimin kaderini belirleyecek olan salıncak eyaletler arasında Pensilvanya, Nevada, Michigan, Kuzey Karolina, Georgia, Arizona ve Wisconsin eyaletleri yer alıyor. Seçimin sonucunu doğrudan etkiledikleri için adaylar da kampanyalarında bu bölgelere ağırlık veriyorlar.
En yüksek seçici delegeye sahip Pensilvanya’da Kamala Harris anketlerde
küçük bir farkla önde giderken Kuzey Karolina ve Georgia’da kıl payı Cumhuriyetçiler önde gözüküyor. 5 Kasım için son derece belirleyici olan bu eyaletlerde adaylar yüksek miktarda para harcıyor.
Genel kanı Trump’ın Harris’i ulusal oylamada yenemeyeceği yönünde olsa da seçici delege yarışında ABD’yi kıran kırana bir mücadelenin beklediği görülüyor. Toplumu son derece polarize olmuş bir ülkede seçim sonuçlarının da birbirine yakın çıkması, ülkedeki gerginliği artıran unsurlardan biri olacaktır. Temennim seçim sürecinin barış içinde geçmesi ve ardından düyanın da barış dolu bir geleceğe adım atmasıdır.