Görünmez El

· Yazar: Emre Emanetoğlu
Görünmez El

18. Yüzyıla girildiğinde üretim ve tüketim açısından zenginleşmeye ayak uyduramamış merkantilizm gibi tek yönlü iktisat kuramlarına karşın aynı dönemde gerçekleşen bilimsel aydınlanma aracılığı ile yeni iktisadi felsefi düşünceler ortaya çıkmaya başlamıştır. Son yıllarda özellikle fiziğin iktisadi olayları anlamada ve açıklamada kullanılmasıyla iktisat biliminin verilerini, daha somut bir şekilde yorumlanmasını sağlanmıştır. Bu yaklaşım tarzını oluşturan unsurların ise 17.  yüzyılın sonlarına doğru özellikle klasik fizik ve klasik mekanikte kaydedilen gelişmelere dayandığını söylemek mümkündür. Bu gelişmelerden itibaren Avrupa’da doğa bilimlerini anlamak adına kullanılan yöntemler, sosyal bilimlerde de ele alınmaya başlanmıştır. Tıpkı bilimin nesnedeki neden-sonuç olgularını anlamak için yasa ve ilkelerin kullanıldığı gibi fizikçiler, toplumsal yaşamda ortaya çıkan değişmelerin de birer yasasının olması gerektiği düşüncesi benimsemişlerdir ve iktisadi alanda karşılaşılan problemlerin benzer bir yaklaşımla ele alındığında daha başarılı bir şekilde çözüleceğini öne sürmüşlerdir. Bu şekilde doğa bilimlerinden etkilenen iktisadi düşünürlerin, merkantilizm ve fizyokrasi yerine toplum yapısını daha rasyonel bir şekilde anlayabilecek kuramsal düşüncelerin inşasına başlamışlardır.  

         Bu iktisadi düşünce devriminin mimarı olan Adam Smith ise ilk kez temellendirilmiş bir serbest piyasa ekonomisini sunmuştur. Fizik biliminde, olguların gözle göremediğimiz nedenlerini açıklamak için yasalarla temellendirdiğimiz gibi Smith de toplumsal yasalar üstünden serbest piyasa ekonomisini şekillendirmiştir. Smith, bu amaçla öncelikle piyasa ekonomisinin işleyişinde geleneksel ve etik bakış açılarını önde tutarak değil; aydınlanmanın ardından değişime uğrayan, kutsallıklardan ve dolayısıyla kolektivizmden uzak, tutkuculuk, akılcıklık ve bencilliği önde tutan birey algısı bağlamında açıklamaya çalışmıştır ve düzenleyici ilke olarak “görünmez el” kavramını ortaya atmıştır. 

“Sermayesini, elinden geldiğince, yerli çalışmanın hayrına kullanmaya, böylelikle o çalışmayı, ürünü en büyük değerde olabilecek biçimde yönetmeye çaba gösterdiğinden herkes, topluluğun yıllık gelirini, ister istemez imkan ölçüsünde çoğaltmak için didinir. Gerçekte, genel olarak, kamu menfaatini kollamaya niyeti olmadığı gibi, bu çıkarı ne derecede gütmekte olduğunun da farkında değildir. Yerli çalışmayı, yabancı emeği desteklemeye yeğ tutmakla, yalnızca kendi güvenini gözetir. O çalışmayı, ürünü en büyük değerde olabilecek biçimde yönetmekle de, yalnız kendi kazancını düşünür; bunda, birçok başka hallerde olduğu gibi, görünmeyen bir el onu, hiç aklından geçmeyen bir amacı gütmeye iter. Bunun aklından geçmeyişi, toplum için her zaman pek öyle kötü olmaz. Kendi çıkarının peşinden koşmakla, toplumun çıkarını, çoğu zaman, gerçekten onu kollamaya niyet ettiği zamandakine göre daha etkin şekilde kollamış olur” 

(SMITH, 2011: 485) 

       Adam Smith ile başlayan ekonomi devrimi sürecinde ortaya konan bu yasa, başka bir deyişle görünmeyen el kavramı ile açıklanan olgu, a priori olarak bireysel çıkar doğrultusunda alınan bir kararın, eylemi gerçekleştiren kişi tarafından niyet edilmemiş olmasına rağmen toplumsal veya bir başkasına faydanın sağlanmasına yönelik katkıda bulunması üzerine temellenmiştir. Kendi çıkarları için eylemde bulunan bireylerin, amaçlamaksızın kamusal refah için fayda sağladıkları şeklindeki fikir olan “görünmez el” temasını dolaylı olarak izah eden pek çok pasaj bulunmaktadır. Görünmez el kavramı ile toplumsal yapı-birey ilişkisinin istemli ya da istemsiz olarak toplumu nasıl etkileyebileceği hakkında doğrudan gözle görülemeyen neden-sonuç ilişkilerine ışık tutmuştur. Örnek vermek gerekirse sermaye sahibi bir iş adamı gelirini sadece kendi zenginliğini arttırmak amacıyla yeni sermayelerle yeni fabrikalar açmaya harcadığında kendi isteğinde bulunmadan fabrikada çalıştırdığı işçilere de para kazandırmış olur. Mikro boyutta bakacak olursak tamamen kendi çıkarları doğrultusunda karşılıklı rızaya dayalı iki tüccarın yaptığı ticaret de iki taraf da sadece kendini düşünmesine rağmen karşı tarafın da çıkarına iş yapmış olur.  

         Nihai olarak toplumsal bir kavram olan görünmeyen el, toplumsal ilerlemeyi bireyden yola çıkarak açıklar. Smith ve görünmez el kapsamında birey, tutkularının bütünüdür ve tutkular ise öz çıkarı kapsar; ama ondan daha geniş bir içeriğe sahiptir. Toplum ve onun tarihi, bireysel eylemlerin bilinçli ve bilinçli olmayan sonuçlarının bütünüdür. Bu yüzden görünmeyen el kavramlaştırması, Smith’in yaşadığı dönemdeki toplumsal düzenin işleyişinin önemli bir parçası olan iktisadi yapının anlaşılması ve açıklanmasında büyük bir önem taşımaktadır.

Yazar: Emre Emanetoğlu

Kaynakça:

SKOUSEN M. (2012) Adam Smith (Görünmez) Elini Açığa Çıkarıyor* Çeviren: Muhammed Yunus Bilgili, Liberal Düşünce Sayı 65 

HIRSCHMAN A. (2008) “Tutkular ve Çıkarlar: Kapitalizm Zaferini İlan Etmeden Önce Nasıl Savunuluyordu?”  Metis Yayınları: İstanbul 

GRAMPP W. (2000) What Did Smith Mean by the Invisible Hand? Journal of Political Economy 

ÖZSOY S. (2014) Kütleçekimi ve Görünmeyen El Üzerine Bir Değerlendirme, Kaygı Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi Sayı 22 / Bahar 

SMITH, Adam (2011) Milletlerin Zenginliği, çev. Haldun Derin, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: İstanbul 

THILLY, F. (1995) Felsefe Tarihi, Cilt II, çev. İbrahim Şener, İstanbul: Sistem Yayıncılık.

Yazar Hakkında