HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Tuna Tanman
3 dakika okuma
Hukuk
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Günümüz modern devlet yapısı kapsayıcı esaslar üzerine kurulmaya çalışılmıştır. Bu kapsayıcı esasların en önemlisi de hukukun üstünlüğü ilkesidir. Peki bu ilke nedir ve amacı nedir, neden dünyanın her yerindeki otoriterinden liberaline tüm siyasetçiler meydanlarda bu iki kelimeyi bağırmaktadırlar? Bu yazımda üzerine sayfalarca denemeler, akademik makaleler yazılan bu konuyu elimden geldiğince sizi sıkmadan anlatmak istiyorum.

İlk başta yazıma hukukun tanımını yaparak başlamak ve bu tanımı Frederic Bastiat’ın hukuk tanımını örnek göstererek yapmak istiyorum. Bastiat’a göre hukuk, bireyin meşru müdafaa hakkının toplumsal örgütlenmesidir. Benim fikrime göre bu cümle hukuk hakkında yapılabilecek en iyi tanımdır ve hukuk hakkında olacak olan tanımların ana fikri bu cümlede yazanlardır.

Peki bireyin meşru müdafaa hakkının toplumsal örgütlenmesi neden her şeyin üstünde olmalıdır. Çünkü hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde diğer unsurlar birer birer çöker ve hukukun üstünlüğü sağlanana kadar ne iyi bir ekonomiye ne iyi bir eğitime ne de iyi bir sağlık sistemine sahip olabiliriz.

Konuya uzak olanlar ekonomi, eğitim ve sağlık gibi şeylerin hukuk ile bağlantısı olmadığını düşünebilirler ama insan yaşamını doğrudan etkileyen bu şeyler, hukukun üstün olmadığı ülkelerde yapılması gereken diğer gereksinimler dört dörtlük yapılsa da nasıl çökeceğini örnekler üzerinde anlatmak istiyorum.

Örneklerime ilk başta eğitimle başlamak istiyorum. İlk olarak bunun ile başlamamın sebebi hem vereceğim örneklerdeki konu başlıklarının temeli olması hem de liberteryen görüşte olanların eğitimin öneminin farkında olmadığının düşünülmesidir. Aslında bu doğru değildir hatta birçok liberteryen siyasetçi ve düşünür eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlatan sözler söylemiş ve yazılar yazmışlardır.

Eğitim ve hukukun üstünlüğü ilişkisine üniversitelerin özel ve özerk olduğu bir ortam örneğiyle başlamak istiyorum. Merkezi sınav ve yerleştirmenin olmadığı yerlerde üniversiteler kendi kriterlerini belirleyecek ve ona göre öğrenci seçimi yapacaktır. Bu durum olduğunda seçme işlemini insan canlısı yapacağı için torpil gibi problemler çıkabilir. Eğer hukuk diğer kurumların ve insanların üstündeyse bu problem kolayca çözülebilir. Problemin hukuk yoluyla çözülebilirliği bu durumu ortaya çıkaracakları caydıracak ve bu suçun azalmasını da sağlayacaktır ama hukukun üstün olamadığı yerlede bu durum defaatle tekrarlanacak ve bundan hem üniversitelerin imajları hem de öğrenciler etkilenecektir.

Örnek olarak vereceğim ikinci konu sağlık ve hukuk ilişkisi. Sağlık doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olduğu için onu örneklerimin arasına almak istiyorum. Sağlık sektörü, olabilecek olan en ufak bir hata çok büyük sorunlar doğurabileceği için gerek hastalar açısından gerek sağlık çalışanları açısından, diğer tüm unsurların üstünde olan hukuka muhtaçtır. Bunun nedenlerinden birisi de toplumun her kesiminin bu sektörün unsurlarından yararlanmak zorunda olmasıdır.

Hukukun üstünlüğü ilkesinin sarsılmaz bir kabul olduğu ülkelerde, sağlık sektöründe çalışanların yapabileceği en ufak hatalar, doğrudan yaşam hakkını ihlal edebileceği için kanunlar aracılığıyla sert bir şekilde cezalandırılmaktadır. Örneğin ABD’de sağlık çalışanları yaptıkları hatalardan dolayı hastalara çok yüksek tazminatlar ödemek zorundadır. Bu durum hukukun üstünlüğünün sağlanmadığı yerlerde uygulandığı zaman iki taraf için de büyük bir felakete dönüşür. Bütün bunların sonucunda hem ülkeye gelecek sağlık çalışanlarını ve sağlık sektörüne yatırım yapacak olan yatırımcıları hem de ülke içerisinde bulunan sağlık çalışanlarını ve yatırımcıları kaçırmış olursunuz. Bu durum bir ülkenin sağlık sisteminin çökmesine sebep olur.

Üçüncü ve son vereceğim örnek ekonominin hukuk ile olan ilişkisi. Ekonomi verilebilecek olan tüm örnekleri kapsadığı için sona bıraktım. Bu günlerde özellikle ülkemizdeki tüm siyasetçiler hukukun üstünlüğünün olmadığı yerlerde iyi ekonomik koşulların yaşanamayacağını söylüyor ve bu söylemlerinde haklılar. Hukukun üstün olmadığı ülkelerde gerek dış gerek iç yatırımcılar sermayelerini o ülkelerde bir işe yatırmaktan çekinirler ve bu durum o ülkede işsizlik yaratır.

Hukukun üstün olmamasına rağmen kalan yatırımcılar ise her daim yatırımlarını çekmeye hazır şekilde hareket ederler ve kâr edecekleri başka alanlar görseler de bu durum onların girişimde bulunmalarını ve istihdam yaratmalarını engelleyecektir. Yatırımcıların, oluşacak hukuksuz bir durumdan dolayı yatırım yapmadığı ülkeler refaha ulaşamazlar.

Hukukun üstün olmadığı bir ülkede eğer bireysel sözleşme uygulanıyorsa bu durumun problem yaratması kaçınılmazdır. Oluşabilecek olan ahbap çavuş düzeninden dolayı işverenler çalışanları ile yaptıkları sözleşmelere uymayabilir ve hukuk kurumlardan ve şahıslardan üstün olmadığı için işverenler bağlantılarını kullanarak bu durumu lehlerine çevirebilirler. Bu durum ise çok büyük sosyal problemler doğurur.

Hukuk, yaşantımızda karşılaşabileceğimiz her şeye dahildir ve bu konu aklımıza gelebilecek her şey ile ilişkilendirilebilir ama ben bunun sizleri sıkmaması adına diğer yazılara bırakılması gerektiğini düşünüyorum.

Yazar: Tuna Tanman

Yazar Hakkında