Liberalizm ve Sosyalizmin Özgürlük Anlayışına Bakışı

· Yazar: Kadir Çabuk
Liberalizm ve Sosyalizmin Özgürlük Anlayışına Bakışı

Soğuk Savaş Dönemi ve Sol Görüşün Zuhuru:

Dünyanın yaklaşık 1.5 asırdır etkisinde bulunduğu bu iki dünya görüşünün (liberalizm ve sosyalizm) kendi içerisinde farklı özgürlük anlayışları bulunmaktadır. Soğuk Savaş yıllarının ikiye bölünmüş dünyasında; bir tarafta SSCB’nin etkisi altında yaşayan Demir Perde ülkeleri, diğer bir tarafında ise özgür kapitalist dünya bulunmaktaydı. Şimdi bu iki dünyanın özgürlük anlayışlarına bir bakalım:

Marx, sosyalizm ideasını sanayileşmiş Almanya toplumunda ortaya atmış ve yüksek burjuva sınıfının olduğu Londra’da vefat etmişti. “Fakat Marx’ın sanayileşmiş toplumlar için ortaya atmış olduğu sosyalizm ideası o döneme kadar bir tarım toplumu olan Rusya’da zafer kazanmış ve zaferini Moskova’da ilan etmişti” (Kaplan, 2020a, s.70).Liberalizm ve serbest pazar fikri ise gelişmiş ve refah seviyesine ulaşmış Batı toplumları içerisinde zafer kazanmış ve bu muzafferiyetini 21. yüzyıla kadar getirmişti. Bu iki kutuplu dünyanın özgürlük anlayışına tarihsel açıdan ve günümüz çerçevesinden bir inceleme yapalım:

“Sosyalizmin zuhur ettiği tarım toplumu Rusya’da sosyalizm anlayışının bir prensibi olarak çeşitli dogmalar ortaya çıkmış ve bu dogmalar çerçevesinde tenkit ve serbet eleştiri yerine biat kültürü seçilmiştir” (Kaplan, 2020b, s.52) . Demirperde ülkelerinde Marx, Lenin, Stalin adeta yapay bir din gibi kabul edilmiş ve tenkide kapalı bir pozisyon alınmıştır. Bu dogmaları eleştirenler ya Sibirya’ya sürgün edilmiş ya da Troçki gibi farklı fraksiyonlara mensup olanlar yaşamı farklı ülkelerde aramışlardır. Bunun karşısında, zafer kazanması çok doğal olan liberal dünyada ise; Reagan ve Thatcher serbest bir şekilde eleştiriye açık olan dünyanın muzafferiyetini sağlamasında önemli rol oynayan iki özgürlük figürüydü. Bu iki dünyanın özgürlük anlayışını Avrupa’nın göbeğinde ikiye ayrılmış Alman toplumunda da çok rahatlıkla görebilmekteyiz. Özgür ve liberal Batı Almanya toplumunda yaşayan özgür vatandaşlar her haftasonu komşu ülkelere ( Avusturya, İsviçre…) alışverişe gidip özgür dünyanın tadını ailesiyle mutlu bir haftasonu geçirerek tatmaktaydılar. Bunun tam karşısında yaşayan sosyalist Doğu Almanya toplumu ise içe kapanık bir şekilde hayatlarına devam etmekteydiler. Bunun sonucu olarak Berlin Duvarı’nın yıkılmasını en çok kutlayan toplum tüm dünya ile birlikte Dresden ahalisi olmuştu. Bu iki özgürlük anlayışına sahip olan dünyanın farklılıklarını ve soğuk savaştan kalma alışkanlıklarını bugünde görmekteyiz. Demirperde ülkelerinin lideri olan Rusya bugün her ne kadar bazı konularda kabuk değiştirmiş olsa da eski alışkanlıkları katı bir rejimle sürdürmekte, ülkesinin muhalif liderini hapishane köşelerinde öldürterek adeta Stalin’e selam yollamaktadır. Liberal dünyanın lideri olan iki ülkede ise durum yine farklı değil. İngiltere’de COVİD-19 yasakları süresi boyunca arkadaşlarıyla ev partisi düzenleye PM Boris Johnson, büyük bir toplum baskısıyla görevinden istifa etmek zorunda kalmıştır. Bu olayın farklı bir versiyonunu bugün ABD’de de görüyoruz. Yaşlılık nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşayan Biden, ülke medyası tarafından alay konusu olmuş ve çeşitli skeçlere konu haline gelerek siyasi mizahın ana aktörü konumuna gelmiştir. Bu kapalı Doğu toplumlarında kolay kolay görülebilecek bir hadise değildir.

SSCB’den kopan Baltık ülkelerinin koşa koşa Batı dünyasının özgürlükçü köşelerine koşması ise ayrı bir şekilde incelenmesi gereken bir konudur.

İKİ DÜNYANIN ÇOK FARKLI ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞLARI:

Bu iki dünyanın özgürlük anlayışını kavramak için 20.yüzyılın en büyük siyasetçilerinden olan Reagan’ın Moskova fıkralarını anlattığı videoları dinlemek çok faydalı olacaktır. Bir kısa örnek buraya alalım;

“Biliyorsunuz, Sovyetler Birliğinde, araba satın alırken 10 yıllık bir gecikme var. Sovyetler Birliğinde, her 7 aileden sadece 1’inin otomobili var. 10 yıl beklemek zorundasın ve uzun bir prosedürden geçiyorsun. Ve paranı da önceden veriyorsun. Adam parasını verdi. Karşısındaki görevli: “Tamam, 10 yıl sonra gel, arabanı al”dedi. Arabayı alan da sordu: “Sabah mı? Öğleden sonra mı?” (Reagan, 2008).

Başka bir perspektif ise 1970 ve 1980 arasında Türkiye’yi Stalinist, Marksist ve Leninist anlayışa büründürmek isteyen çeşitli sol grupların 1980 ihtilali sonrasında soluğu kaptitalist ve emperyalist (!) Batı’da almaları ise hangi dünyanın daha özgürlükçü olduğunu bize başka bir perspektiftden göstermektedir. Ne yazık ki bu vatandaşlarımız ülkemizin genç dimağlarını büyük bir Batı düşmanlığıyla harmanlayarak bu ülkeden gitmişler ve kalıntılarını toplumumuza bırakmışlardır. Bugün de toplumun sadece sol kesiminde değil neredeyse yüzde seksenine yakını Batı düşmanlığıyla ve korkusuyla yaşamaktadır. Perinçekgiller bunda büyük pay sahibir.

Sosyalist görüşü benimsemiş insanların Batı dünyasına karşı getirdiği başka bir eleştiri ise Batı dünyasının emperyalist olması noktasındaydı. Bu eleştiriyi getiren insanların büyük bir bölümü ise SSCB bayrağının Kremlin’den inmesini hala gözyaşlarıyla takip eden SSCB taparlar olması şaşkınlık verici. Çünkü dünyanın en büyük emperyalist devletlerinden biri olan SSCB’ye karşı böyle bir iman göstermeleri getirmiş oldukları eleştiriyi boşa çıkarıyor. Dünyanın en büyük katliamlarını yapmış olan sosyalist liderlere karşı hiçbir eleştiri getiremeyen bu anlayışın bugün özgür toplumlarda hiçbir karşılığı olmaması dünya için çok faydalı bir merhaledir. Bugün bu yazıyı yazabilme şansını bize veren sosyalist dünya değil, kapitalist dünyadır. Eğer kapitalist dünya olmasaydı; bunu yazabilecek ne elektiriğimiz olurdu ne de yazma şansımız olacak bir sosyal ağ olabilirdi. O yüzden herkesi bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.

SONUÇ:

Hiçbir dogması bulunmayan ve dünyaya özgürlükçü bir çerçeveden bakan liberal görüşe sahip olmak hepimiz için büyük bir gurur kaynağıdır. Hele bunu bu görüşlerin çok sığ kaldığı ve tüm görüşlerin liberalizme düşman olduğu bir ülkede yapmak, yaptığımız en büyük bireysel devrimdir. Bugün Türkiye gibi bir toplumda liberal olmak SSCB’de Microsoft sahibi olmaktan daha zordur.  Tüm özgürlükçülere sevgilerle…

KAYNAKÇA:

Kaplan, M. (2020a). Büyük Türkiye Rüyası. İstanbul: Dergah Yayınları.

Kaplan, M. (2020b). Nesillerin Ruhu. İstanbul: Dergah Yayınları.

Reagan, R. (2008). https://youtu.be/mN3z3eSVG7A?si=kuiglOBt2ICHr07v. Erişim Tarihi: 26.02.2024

Yazar Hakkında