Özgür İrade

· Yazar: Merve Karataş
Özgür İrade

Özgür İrade ve Bireysel Sorumluluk

Uzun yıllar boyunca materyalist düşüncelerin ontolojik çerçevede müdafaa edilmesi, siyasi camiada özellikle Feuerbach ve Hegel’in düşüncelerinden etkilenmiş Marx’ın ortaya koymuş olduğu “diyalektik materyalizm” doktrininden ötürü sola mal edilen bir pratik olmuştur. Aslına bakılırsa, materyalizmle barışık olan kolektivistler için özgür irade nosyonunu reddetmek oldukça işlevseldir.

İktisadi ve Politik Yaklaşımlar

İktisadi sağa yakın olan isimlerin ise bunun tam aksine politik bağlamda özgür iradeye ve bireysel sorumluluğa atıf yapması alışılmış bir durumdur. Buradaki felsefi paradoks ise her iki yaklaşımın da ontolojik bir duruştan çok ereksel olmasından kaynaklanmaktadır.

Determinizm ve Özgür İrade

Ontolojik mânâda determinizm, insan eylemleri de dahil olmak üzere tüm olayların, reel anlamda bir özgür iradeye yer bırakmadan önceki nedenler tarafından belirlendiğini öne sürer. Bilakis, siyasi özgürlükçülük bireysel özerkliği savunur ve ahlaki ve siyasi karar almada özgür iradenin önemini vurgular.

Felsefi ve Bilimsel Perspektif

Tarih boyunca filozoflar, ahlaki sorumluluk ve faillik gibi kavramlar için determinizmin ortaya çıkaracağı sonuçlar ile boğuşmuşlardır. 17. yüzyıl Hollandalı filozofu Baruch Spinoza, ufuk açıcı eseri “Ethica”da kapsamlı determinist, materyalist bir dünya görüşünü savunmuştur. Benzer şekilde, 18. yüzyıl filozofu Pierre-Simon Laplace, nedensel determinizm kavramını “Olasılık Hakkında Felsefi Denemeler” adlı çalışmasında dile getirmiştir. Laplace, evrendeki tüm parçacıkların kesin konumlarını ve hızlarını bilme yeteneğine sahip, genellikle Laplace’ın Şeytanı olarak anılan hipotetik bir varlığı tasavur eder.

Bireysel Sorumluluk ve Siyasi Sistem

Bireysel sorumluluğu ön planda tutan bir siyasal sistem, bireylerin hedeflerine ulaşabilmeleri, yeteneklerini geliştirebilmeleri ve kamu yararına katkıda bulunabilmeleri için koşulları sağlayacaktır. Adam Smith de Ulusların Zenginliği adlı eserinde tam olarak bunu ifade eder:

“Her birey, sahip olduğu sermayeyi en yüksek üretim sağlayacağı sanayiye yönlendirir, bunun bir sonucu olarak emek toplumun gelirinden alabileceği en yüksek payı alır. Birey, bunu yaparken, ne toplumun çıkarını artırmayı amaçlar, ne de bunu ne ölçüde yaptığını bilir. Birey, sadece kendi özel çıkarını gözetir ve bu amacını gerçekleştirirken görünmez bir el onun hiç düşünmediği başka amaçlara da hizmet etmesini sağlar. Birey kendi çıkarını gözeterek toplumun çıkarına hizmet etmiş olur ve bireyin bu hizmeti eğer topluma hizmet etmeyi amaçlamış olsaydı daha az olurdu.”

Kaynakça

  1. United Nations Inter-Agency Group for Child Mortality Estimation (UN IGME). “Report 2023.”
  2. Lakner et al. “Poverty & Inequality (Macro and Poverty, 2022).”
  3. Spinoza, Baruch. “Ethica.”
  4. Smith, Adam. “Wealth of Nations”
  5. Laplace, Pierre-Simon. “A Philosophical Essay on Probabilities”

Yazar Hakkında